Press ESC to close

YahşibeyYahşibey Ali Osman Yahşi

Mustaribim!

Sevgili Okur,
Mustarip olduğum doğrudur ama şikâyetim yok, her şey yolunda! 🙂

Mustaribim çünkü arkadaşlar, eş dost ne iş yaptığımı sorduğunda bir çırpıda mesleğimi söyleyemediğim için mustaribim. Ben de isterdim “Ne iş yapıyorsun?” dediklerinde “Doktorum”, “Şu mühendisiyim” veya “Öğretmenim” demeyi… Ama mümkünatı var mı? “Allah başka dert vermesin” dediğinizi duyar gibiyim. Her karşılaşmada sorulan “Ne iş yapıyorsun?” sorusuna detaylı olarak anlatmam gerekiyor ve tabii ben de keyifle anlatıyorum her seferinde.

Tabii karşı taraftan farklı tepkiler gelebiliyor. “Ben gemi yedek parçası lojistiği yapıyorum” dediğimde, “Nasıl yani, konteyner taşıması mı yapıyorsun?” diyorlar. “Yok, hayır,” demeye kalmadan “O zaman kargocusun sen” diyorlar. “Yok yok,” demeye fırsat kalmadan  bu sefer “Anladım, kumanyacısın” diyorlar. “Yok, şöyle aslında… Biz daha çok havayolu yapıyoruz,” diyorum. “O zaman gemi ne alaka?” diyorlar… 😊

O zaman başlıyorum anlatmaya: Diyelim sen armatörsün, yani birçok gemin var! Tabii hemen havalara giriyorlar… 😊 Dedik ya, hayallerde tasarruf olmaz! Hayal kurduruyoruz.
Sonra devam ediyorum: Bu gemilerin her biri bir fabrika ve fabrikaların düzenli ihtiyaçları oluyor; tamir, bakım gerekiyor, arıza durumları oluşuyor. Bunlar için de dünyanın farklı yerlerinden, tedarikçilerden, üreticilerden yedek parça alıyorsun. Ve işte biz burada devreye giriyoruz. O yedek parçayı en sağlıklı ve hızlı şekilde, dünyanın en ücra köşesinde bile olsa, biz onu gemine teslim ediyoruz, diyorum. Hemen arkasından, “Sizin iş çok zor, ilk defa dünyada böyle bir iş olduğunu duyuyorum,” diyorlar. Ben de keyifle ve heyecanla işimle ilgili bilgi vermeye devam ediyorum. Ben işimi sevdiğimi söyleyip, heyecanla anlatırken hemen gözlerde dolar işareti belerip tabi seversin siz zaten hep dolar kazanıyorsunuz oluyor! Tabi kazın ayağı öyle değil deyip meramını anlatmak nafile bir çaba.
Ama bazen de “Denizciyim” deyiveriyorum. “Denizcilik” lafını duyunca herkesin gözleri parlıyor ve ışıltılı, meraklı bir yüzle bana bakıyor. “Denizci misin?”, “Kaptan mısın?”, “Nerelere gittin?” soruları sıralayıveriyor. Hemen toparlıyorum: “Aslında, ben denizci değilim ama denizde olan gemilere servis veriyorum” diyorum. Ama nafile…

Deniz ve denizcilik mevzusu açıldı mı, herkesin bir güzel hatırası veya özlemi oluyor ve koyu bir sohbet başlıyor. İnsanlar, denizin getirdiği özgürlük, macera ve keşif duygusunu bir şekilde içlerinde taşırlar. Ve ben de onlara gemilere servis sağlayan bir iş yaptığımı anlatırken, bir yandan da bu denizcilik dünyasının çok farklı ve ilginç olduğunu fark ediyorum. Zihnimde, belki de bir gün gerçekten denizci olup, o engin denizlere açılma hayalleriyle, işimin ne kadar farklı ve özel olduğuna daha çok değer veriyorum.

Sonuç olarak, bazen ne iş yaptığımı anlatmak, insanlara sadece bir mesleği açıklamaktan çok daha fazlası oluyor. Çünkü her meslek, aslında içinde bir hikâye, bir anlam taşıyor. Benimki de belki başkalarına garip gelebilir, ama bu dünyada her şeyin bir yerine oturduğunu düşünüyorum. Her biri, kendi yolunda bir dişli, bir parça, bir bağ. Her ne kadar “gemilerle yedek parça lojistiği” biraz kafa karıştırıcı olsa da, bana göre her parça, büyük bir düzenin içinde yerini buluyor.

Belki de hepimizin yapması gereken şey, ne iş yaparsak yapalım, o işi tutkuyla yapmak ve o tutkuyu başkalarına da aktarmak. Benim işim, bu denizci dünyasında kaybolanları bulmak, eksik olanı tamamlamak ve gemiye teslim etmek. Belki de işin özü budur: Hayat bir yolculuk, bazen kayboluruz ama doğru parça ve doğru zamanla her şey yerine gelir.

Ve kim bilir, belki bir gün denizci olurum; ama o zamana kadar, ben her gemiye en iyi hizmeti sunmaya devam edeceğim, her soruyu en içten şekilde yanıtlayarak… Çünkü her meslek, aslında bir dünyayı keşfetme yolculuğudur.

Keyifler Olsun!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir