
İnsanın kendisini tanıması kadar zor bir şey yok herhalde şu dünyada.Öyle anlar gelir ki; kesinlikle yapamam dediğiniz şeyleri bir müddet sonra büyük bir zevkle yapıyor; asla vazgeçemem dediğiniz şeylerden ise,bir zaman sonra çoktan vazgeçmiş oluyorsunuz.
Peki, bu neyin delili sizce?
Dengesiz bir ruh halinizin kararsızlıklar içinde, bir oraya bir buraya savrulup dalgalar içinde kaybolmasının mı yoksa zaten her an varlığı ile bizi kucaklayıp yön veren ve bizi bizden alıp farklı diyarlara götüren değişim tomurcuklarının enfes kokusu mu?

Londra’da da artık bahar yelleri esmeye başladı. Londra kışının o boğuk, sıkıcı, kasvetli havasından sıyrılıp güneşle kucaklaştık bugünlerde. Hemen farkedersiniz bunu insanların simalarında, Londra’nın sokaklarında, uçsuz bucaksız parklarında… Çekik gözlü uzakdoğuluların gülümseyince kaybolan gözleri, mavi gözlü sarı saçlı ingiliz çocuğunun sokaklarda keyfince bisiklet sürmesi, her renkten gencin hep beraber yemyeşil parklarında dostça oyun oynaması, sanki sizden biriymiş gibi davranan Londra’nın sincapları… İşte bunlar baharın habericisidir Londra’da… Pek tabi değişiminde postacısı..!
Eskilerden hep dinler dururuz. Namına türküler bile çağrılmıştır. ‘Bak postacı geliyor selam veriyor herkes ona bakıyor merak ediyor.’ Çocuklar sevinç çığlıkları atarak koşarlar postacının arkasından. Bilirler ki; onda, onlar için yeni birşeyler vardır. Çünkü o, onlar için köyüne, mahallesine ‘değişik’ birisinin ‘değişik’ bir şeyler getirmesi demektir.

‘Değişim’ ne kadar hoş geliyor değil mi kulaklarımıza. Bazen öyle ruh haline bürünürüz ki, o an için elimizde bir sihirli değnek olmasını can-ı gönülden ister ve o boğucu havadan tek bir hareketle kurtulmak isteriz. Biliriz ki; o değişim bizi o çukurdan alıp papatyalar vadisine bırakıvercek.
Çok defa duymuşusuzdur tebdili mekan da ferahlık vardır diye. Attinız mı sokağa adımınızı; Londra sokaklarında açan kiraz çiçekleri gibi siz de,hayatın keşmekeşinin sert kabuğunu kırararak; tekrar doğmanın ne kadar başdöndürücü güzellikte olduğunu farkedersiniz… Artık o andan itibaren , sizin için bir çok şey çok daha keyifli olacaktır eminim.
Pek tabi bu değişimin güzelliği,bazen başkalarının bizi baştan çıkarma aracı olur. Biz, o güzellik içinde kaybolurken onlar çoktan amaçlarına ulaşmış olurlar.Geçen akşam, genel seçimler öncesi , İngiltere tarihinde ilk defa canlı yayında üç büyük partinin lideri karşı karşıya geldiler. Çok hoş ve medeni bir şekilde kendi politikalarını savundular.Çok keyif aldım onları seyrederken. O an için ,siyaset yapmayı bile düşünmüştüm. Peki kim kazandı dersiniz. Pek tabi ’Değişim’.
Hiç şans tanınmayan Liberal Demokrat lider; hoş,farklı,anlamlı ve mantıklı değişim vaatleriyle İngilizlerin gönlünü kazanmıştı. Bir anlamda İngilizleri, değişimin gücüyle baştan çıkartmıştı.
İşte değişim böyle bir şey; Her nasıl olursa olsun; eğer kendi değerlerimize ve attığımız adımlara dikkat edip; kendimizi değişim kollarına bırakırsak inanılmaz güzellikler bizi bekliyor olacak.
Sevgiyle Kalın… Muhabbetlerimle..
Bir yanıt yazın